morski
01-10-2013, 04:46 PM
Dr.Latif Çelik : Goethe Türk’ müydü ?
Almanya’daki Türk izleri konusunda detaylı araştırmaları bulunan tarihçi yazar Dr. Latif Çelik zaman zaman Goethe’ nin Türk’lüğünün dile getirildiği haberlere yaptığı araştırmalarla son noktayı koydu.
Alman düşünce kültürü içerisinde önemli bir yere sahip olan Johann Goethe soyu itibari ile Türk kanı taşımakta idi…
Dr. Latif Çelik’in konu ile ilgili araştırma yazısını sizlere keyifle sunuyoruz.
- Oryantalizmin Avrupa’da yeşerip ilgi kaynağı olması, Osmanlı’ nın son Viyana kuşatmasının akabinde başladı. 18. asır öncesi sadece savaşarak yok edilecek kültür olarak bakılan İslam ve Türklük , bu asrın başında önce entellerin sonra da toplumun yönetici kesiminin ilgisini çekmeye başladı. Avrupa’da var olan bilinç altı değerlerden ; “ Güçlüye duyulan ilgi “ ve “ şark’ a olan merak “ ve “ bilinmeyene yöneliş “ garp ve şark kültürlerinin zoraki de olsa birbirlerini tanımasının başlangıcını oluşturdu.
- Ortaçağda sadece din savaşları altında başıbozuk sürüler halinde Orta Doğu İslam Dünyasına yapılan seferlerden geri dönüşte, Avrupa’lılar hiç bir kültürel bilgi ve bakış açısı getirmedi. Mantık çok basitti “ yok edilmesi gereken düşmanın kültürüne ne gerek vardı. “ Onun içindir ki sadece yakıldı ve yok edildi. Bu seferler sonunda güzelim İznik, Konya , Antakya, Kudüs, Şam ve İskenderiye gibi kutsal beldeler alabildiğince yağmalanırken bir çok kutsal mabet temeline kadar söküldü.
- Bütün bunların din adına yapıldığını söyleyen Ortaçağ Avrupa’nın liderleri kendi insanları ve toplumları içinde kahramanlık egolarına gülünç ve aşağılık gerekçeler de ürettiler. Toplumların değişmesinde ilk öne çıkanlar devamlı kaybedenler olmuşlardır. Kaybetmemeleri için siyasi destek, bilgi birikimi ve toplumsal ilgiyi yanlarına almaları gerekir. Eğer, değiştirilmesine çalıştığınız bakış açısı, tartışmaya sunduğunuz bir kültür ve inanç sistemi ise, karşınızda dev engeller bulabilirsiniz.
Osmanlı sınırlarının Belgrad’dan doğuya doğru çekilmesiyle azalan Türk tehlikesine karşılık yeni bir kültür dalgası başladı batı toplumlarında. Şark ve oryantalizme gidere yükselen bir ilgi vardı. Ortaya çıkan gelişme, Avrupa toplumlarının hoşgörü çizgisini zorlayan bir yönelişti. 1749 yılında doğan Johann Goethe gençliğinden itibaren İslam kültürüne ilgi duymaya başladı. İleri sürdüğü teorilerin kaynağının önemli bir bölümünü Kuran’dan alıyor, söylemlerinin kilise ile zaman zaman çelişmesinden kısa zamanda aktüel oluyordu. Gelişen Osmanlı – Prusya ilişkileri de Goethe’ nin söylemlerinin topluma mesaj şeklinde ulaşmasına olumlu yönde etki yapıyordu.
1760 yılı sonunda Alman devlet adamlarında da Osmanlı’ya olan ilgi artmaya başladı. Almanya’da güncel olan artık İslam idi. Genç araştırmacı Goethe, Kuran’ı Almanca’ ya çevirerek bir yerde tarafsız bir entelektüel olduğunu da ortaya koydu. Asırlardır “ karşı din “ olduğu için üzeri kapatılan İslam, Johann Goethe tarafından Almanlara kendi dillerinde sunulmaya başlandı. Özellikle “ West Östliche Divan “ 19. yy başlarında batıda en çok satan kitap konumuna geldi. İki asır öncesinin Avrupa konjuktüründe karşı kültürü anlatan bir kitabı yada eserleri bu derece açık ve iddalı olarak sunmak her babayiğidin yapacağı bir iş değildi.
Goethe’ nin akrabaları Soldanların Türk kanı taşıdığı mezar taşlarında bile Latince olarak yazılmış….
Johann Soldan moritur anno Christi MCCCXXVIII
Soldan hic primus moritur Cristianus,
Qui Turcico nomine et patria natus,
Sanguine sed Christi hic publice lotus,
Fide, vita, morte, sic pie sepultus…
Heilbronn yakınlarındaki Brackenheim köyündeki “ Sultanlar Kilisesi ” ndeki bu iki resimde de Johann Goethe’ nin Selçuklu Türklerinden gelen bir Türk subayının torunu olduğu belirtiliyor. Rönesans ve reform yıllarında Protestan mezhebinin de Baden Wüttemberg bölgesindeki en soylu ailelerinden olan Soldanların zaman içinde önemli devlet hizmetleri dolayısı ile topluma önderlik yaptıkları da günümüze ulaşan tarihi belgeler arasında. Esas konumuz olan Johann Goethe’deki Türk kanı araştırmalarında Goethe – Soldan akrabalığı konusunda da önemli ışık tutan çalışmalarımız neticesinde ulaştığımız sonuçlar bir devirde “ Beutetürken “ diye adlandırılan Anadolu ve Ortadoğu’dan getirilen insanların Almanya’ nın geçmişine bıraktığı izler ilginç gelişmeleri de beraberinde getirmiş. Johann Goethe ailesinin öncesi olan ve Almanya’ nın çeşitli yerlerine dağılmış “ Soldan “ adlı mensuplarıda Türk asıllı olmaları ile tanınıyor. Ailenin ileri gelenlerinden Nürberg-Fürt civarında yaşayanlardan Soldan ailesinin liderlerinden ve Türk soylu olduğunu açıkça elindeki belgelere göre iddia eden Felix Soldan geçtiğimiz yıl hayatını kaybetti. Kendisi ile 2002 ve 2003 yıllarında yaptığımız görüşmelerde Soldan ismini sonuna kadar araştıran Felix Soldan, “ Uzun yıllar soyadımıza merak saldım. Çeşitli arşiv kaynaklarında bize ulaşan bilgilere göre atalarım 12. yy sonlarında Anadolu topraklarından esir olarak getirilen Mehmet Sadık Selim’ e dayanıyor. Bütün bunları belgeye dayandırıyorum. 1305 yılında Hristiyan dinini kabul eden dedenin torunlarıyız. “ diyerek araştırmalarımızda bize yardımcı olan Felix Soldan son derece özenle sakladığı arşivinde sahibi olmasıyla tanınıyordu. Araştırmalarımızda Soldan ailesinin arşivlerinde de Soldanlardan bir kızın Goethe ailesine gelin olarak gittiği ve soldan – Goethe akrabaığının bu kız ile kurulduğu net olarak günümüze ulaşıyor.
1992 yılından bu yana Almanya’ nın her kçşesinde ulaşmaya çalıştığımız “ Türk İzleri’ nin “ öenmli bölümü 18. asırdan sonraya, yani son iki asıra kadar uzanıyor. Johann Goethe ise 19. yy’da yakınlaşmaya Hristiyan – Müslüman kültürünün yada Alman – Türk milletlerinin adeta ideologlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. İslam dini ve onun peygamberi Hz. Muhammed’ e olan hayranlığını ruhunu işleyen ünlü düşünür, Hristiyan batı göstermeyen eserlerin aksine, kendi eserlerinde İslam’ı diğer bütün dünya görüşlerinden üstün tutmuş ve Almanya’ da kök salması için gayret sarfetmiştir. İslam dininin Goethe’ yi cezp etiği ve O’ nda ilgi uyandırdığı kesindir. En önemli eseri olan doğu batı divanında bunu adeta dünyaya haykırmıştır : “ Doğu-Batı divanının müellifi, kendisinin bir Müslüman olduğu şüphesini reddetmez “
Nedir Goethe’ yi bu kadar İslam’ a yaklaştıran, onu İslam ile tanıştıran. Kimdir Goethe diye dikkatlerimizi bu ünlü düşünürün soy kütüğüne, seceresine yönelttiğimizde yolumuza, karşımıza çıkan belgelere yıllarca kafa yorduk. O, İslam’ ı inceledi hayranı oldu, bizde Goethe’ yi inceleyince aynı yoldan geçerek onun hayranı olduk. Alman toplumuna ilk oryantalizm tohumlarını atan Johann Goethe’ ye Türk – alman dostluğunun ilk mimari da demek daha doğru olur iddiasındayız.
Johan Goethe’ nin dedelerinden Mehmet Sadık Selim Sultan ve oğullarının mezarı Heilbronn şehrindeki Brackenheim köyündeki Sultanlar kilisesinin bahçesinde
Weimar ve Giesen şehrindeki araştırmalarımız sonunda Heilbronn’a geldik. Buradaki belgeler Brackenheim köyündeki kilise’de. Kilise kayıtları ve mezar taşlarında Goethe – Soldan yakınlığı ve akrabalığı bütün yönleri ile göz önüne seriliyor. Goethe konusunda araştırmaları ile tanınan Prof. Sommer’de Goethe’ nin Türklere olan akrabalığı ile ilgili tezler ileri sürenler arasında. Hessen eyaletinde Sultanlar sülalesinden bir hanımla evlenen Profesör Sommer, 20. yy başlarından itibaren konu ile ilgili çalışmalara başlar. Eşinin Alman bayanlarda olmayan hasletleri karşısında hayrete düşerek araştırmaya koyulur. Ulaştığı belgeleri “ Familienforschung und Vererbungslehre “ adlı eserinde ortaya koyar. Yaşadığı çağda Müslüman olarak yaşayıp öldüğü konusunda önemli iddialar olan ünlü Alman Düşünürü Johann Goethe’ nin soyunun Türklere dayandığı konusunda açık tezler ileri sürer. Diğer kiliselerden ayrı bir yapı sitiline benzeyen Brackenheim kilisesinin bahçesindeki küçük türbenin içinde Latince olarak burada Türk Soylu Sultanların kabrinin olduğu yazmaktadır.
1291 yılındaki haçlı seferlerinden esir olarak getirilen Selçuklu subayı Baden Württemberg’ e getirildi. Cerrah, hekim, mimar, kendi lisanının yanında Latince ve Arapça’da bilen Selim kısa zamanda Baden Württemberg bölgesindeki en büyük kont tarafından albaylık rütbesi verildi. Devlet yönetiminde ciddi başarılar gösteren Selim’ e Türk kökenli olması dolayısı ile “ Selim Sultan “ diye hitap edildiğini görüyoruz. Günümüzde Prof. Sommer tarafından ortaya koyulan ve Brackenheim kilisesinde bulduğumuz iki secereden Selim Sultan’ın soyunun devlet kademesinde özellikle hukuk sahasında etkili olduğunu görüyoruz. Özellikle Sultan ailesinin kendi aralarında yaptıkları evliliğinin de çok olmasından bu ailenin izini sürmek araştırmacıların işlerini daha da kolaylaştırmıştır.
Selim Sultan sülalesi üç kola üç oğlu vasıtası ile ayrıldı. Bu kilisenin bahçesinde mezarların Selim Sultanın çocuklarına ait olduğu, çevre halkının kiliseye “ Sultanlar Kilisesi “ dediği de yöre halkından edindiğimiz bilgiler. Özellikle Selim Sultan’ ın oğullarından ve daha sonra Sultan adı ile anılacak olan Melchior kolu 19. yy’daki Lutherizm’in Baden Württemberg eyaletindeki liderlerindendir. Selim Sultan’ ın çocuklarının Frackenberg,Brackenheim ve Waldeskirchen’ e yerleştiklerini soy kütüklerinden anlıyoruz. Selim Sultan’ ın soyunun genelde adalet, din yada kuyumculuk alanında iştigal ettiğini görüyoruz . Philip sultan aynı soydan gelen tanınmış ressam ve heykeltıraşdır. Onun oğlu 1. Bickel ise Habsburg hanedanına hanedanına yakınlığı ile tanınan imparatorun baş terzilerinden biridir. Johann Goethe’ nin soyu Prof. Sommer’ in araştırmalarında Philip Sultan’ a kadar ulaşmaktadır. Sonuç şu ki, Goethe’ nin neslinin ucu Türklere dayanıyor. Şimdi daha iyi anlıyoruz ; Goethe’ nin İslam hayranlığı ve bize olan ilgisini. Doğu – Batı divanını mutlaka okuyun, özellikle bizim yazımızı okuduktan sonra Goethe’ yi iyi incelediğinizde bize de dua edeceğinizden eminiz.
http://www.gultekinparlak.co.uk/2012/03/29/dr-latif-celik-goethe-turk-muydu/
That's it! We are not living on planet Earth, but planet Tyurk. :D:D:D
Almanya’daki Türk izleri konusunda detaylı araştırmaları bulunan tarihçi yazar Dr. Latif Çelik zaman zaman Goethe’ nin Türk’lüğünün dile getirildiği haberlere yaptığı araştırmalarla son noktayı koydu.
Alman düşünce kültürü içerisinde önemli bir yere sahip olan Johann Goethe soyu itibari ile Türk kanı taşımakta idi…
Dr. Latif Çelik’in konu ile ilgili araştırma yazısını sizlere keyifle sunuyoruz.
- Oryantalizmin Avrupa’da yeşerip ilgi kaynağı olması, Osmanlı’ nın son Viyana kuşatmasının akabinde başladı. 18. asır öncesi sadece savaşarak yok edilecek kültür olarak bakılan İslam ve Türklük , bu asrın başında önce entellerin sonra da toplumun yönetici kesiminin ilgisini çekmeye başladı. Avrupa’da var olan bilinç altı değerlerden ; “ Güçlüye duyulan ilgi “ ve “ şark’ a olan merak “ ve “ bilinmeyene yöneliş “ garp ve şark kültürlerinin zoraki de olsa birbirlerini tanımasının başlangıcını oluşturdu.
- Ortaçağda sadece din savaşları altında başıbozuk sürüler halinde Orta Doğu İslam Dünyasına yapılan seferlerden geri dönüşte, Avrupa’lılar hiç bir kültürel bilgi ve bakış açısı getirmedi. Mantık çok basitti “ yok edilmesi gereken düşmanın kültürüne ne gerek vardı. “ Onun içindir ki sadece yakıldı ve yok edildi. Bu seferler sonunda güzelim İznik, Konya , Antakya, Kudüs, Şam ve İskenderiye gibi kutsal beldeler alabildiğince yağmalanırken bir çok kutsal mabet temeline kadar söküldü.
- Bütün bunların din adına yapıldığını söyleyen Ortaçağ Avrupa’nın liderleri kendi insanları ve toplumları içinde kahramanlık egolarına gülünç ve aşağılık gerekçeler de ürettiler. Toplumların değişmesinde ilk öne çıkanlar devamlı kaybedenler olmuşlardır. Kaybetmemeleri için siyasi destek, bilgi birikimi ve toplumsal ilgiyi yanlarına almaları gerekir. Eğer, değiştirilmesine çalıştığınız bakış açısı, tartışmaya sunduğunuz bir kültür ve inanç sistemi ise, karşınızda dev engeller bulabilirsiniz.
Osmanlı sınırlarının Belgrad’dan doğuya doğru çekilmesiyle azalan Türk tehlikesine karşılık yeni bir kültür dalgası başladı batı toplumlarında. Şark ve oryantalizme gidere yükselen bir ilgi vardı. Ortaya çıkan gelişme, Avrupa toplumlarının hoşgörü çizgisini zorlayan bir yönelişti. 1749 yılında doğan Johann Goethe gençliğinden itibaren İslam kültürüne ilgi duymaya başladı. İleri sürdüğü teorilerin kaynağının önemli bir bölümünü Kuran’dan alıyor, söylemlerinin kilise ile zaman zaman çelişmesinden kısa zamanda aktüel oluyordu. Gelişen Osmanlı – Prusya ilişkileri de Goethe’ nin söylemlerinin topluma mesaj şeklinde ulaşmasına olumlu yönde etki yapıyordu.
1760 yılı sonunda Alman devlet adamlarında da Osmanlı’ya olan ilgi artmaya başladı. Almanya’da güncel olan artık İslam idi. Genç araştırmacı Goethe, Kuran’ı Almanca’ ya çevirerek bir yerde tarafsız bir entelektüel olduğunu da ortaya koydu. Asırlardır “ karşı din “ olduğu için üzeri kapatılan İslam, Johann Goethe tarafından Almanlara kendi dillerinde sunulmaya başlandı. Özellikle “ West Östliche Divan “ 19. yy başlarında batıda en çok satan kitap konumuna geldi. İki asır öncesinin Avrupa konjuktüründe karşı kültürü anlatan bir kitabı yada eserleri bu derece açık ve iddalı olarak sunmak her babayiğidin yapacağı bir iş değildi.
Goethe’ nin akrabaları Soldanların Türk kanı taşıdığı mezar taşlarında bile Latince olarak yazılmış….
Johann Soldan moritur anno Christi MCCCXXVIII
Soldan hic primus moritur Cristianus,
Qui Turcico nomine et patria natus,
Sanguine sed Christi hic publice lotus,
Fide, vita, morte, sic pie sepultus…
Heilbronn yakınlarındaki Brackenheim köyündeki “ Sultanlar Kilisesi ” ndeki bu iki resimde de Johann Goethe’ nin Selçuklu Türklerinden gelen bir Türk subayının torunu olduğu belirtiliyor. Rönesans ve reform yıllarında Protestan mezhebinin de Baden Wüttemberg bölgesindeki en soylu ailelerinden olan Soldanların zaman içinde önemli devlet hizmetleri dolayısı ile topluma önderlik yaptıkları da günümüze ulaşan tarihi belgeler arasında. Esas konumuz olan Johann Goethe’deki Türk kanı araştırmalarında Goethe – Soldan akrabalığı konusunda da önemli ışık tutan çalışmalarımız neticesinde ulaştığımız sonuçlar bir devirde “ Beutetürken “ diye adlandırılan Anadolu ve Ortadoğu’dan getirilen insanların Almanya’ nın geçmişine bıraktığı izler ilginç gelişmeleri de beraberinde getirmiş. Johann Goethe ailesinin öncesi olan ve Almanya’ nın çeşitli yerlerine dağılmış “ Soldan “ adlı mensuplarıda Türk asıllı olmaları ile tanınıyor. Ailenin ileri gelenlerinden Nürberg-Fürt civarında yaşayanlardan Soldan ailesinin liderlerinden ve Türk soylu olduğunu açıkça elindeki belgelere göre iddia eden Felix Soldan geçtiğimiz yıl hayatını kaybetti. Kendisi ile 2002 ve 2003 yıllarında yaptığımız görüşmelerde Soldan ismini sonuna kadar araştıran Felix Soldan, “ Uzun yıllar soyadımıza merak saldım. Çeşitli arşiv kaynaklarında bize ulaşan bilgilere göre atalarım 12. yy sonlarında Anadolu topraklarından esir olarak getirilen Mehmet Sadık Selim’ e dayanıyor. Bütün bunları belgeye dayandırıyorum. 1305 yılında Hristiyan dinini kabul eden dedenin torunlarıyız. “ diyerek araştırmalarımızda bize yardımcı olan Felix Soldan son derece özenle sakladığı arşivinde sahibi olmasıyla tanınıyordu. Araştırmalarımızda Soldan ailesinin arşivlerinde de Soldanlardan bir kızın Goethe ailesine gelin olarak gittiği ve soldan – Goethe akrabaığının bu kız ile kurulduğu net olarak günümüze ulaşıyor.
1992 yılından bu yana Almanya’ nın her kçşesinde ulaşmaya çalıştığımız “ Türk İzleri’ nin “ öenmli bölümü 18. asırdan sonraya, yani son iki asıra kadar uzanıyor. Johann Goethe ise 19. yy’da yakınlaşmaya Hristiyan – Müslüman kültürünün yada Alman – Türk milletlerinin adeta ideologlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. İslam dini ve onun peygamberi Hz. Muhammed’ e olan hayranlığını ruhunu işleyen ünlü düşünür, Hristiyan batı göstermeyen eserlerin aksine, kendi eserlerinde İslam’ı diğer bütün dünya görüşlerinden üstün tutmuş ve Almanya’ da kök salması için gayret sarfetmiştir. İslam dininin Goethe’ yi cezp etiği ve O’ nda ilgi uyandırdığı kesindir. En önemli eseri olan doğu batı divanında bunu adeta dünyaya haykırmıştır : “ Doğu-Batı divanının müellifi, kendisinin bir Müslüman olduğu şüphesini reddetmez “
Nedir Goethe’ yi bu kadar İslam’ a yaklaştıran, onu İslam ile tanıştıran. Kimdir Goethe diye dikkatlerimizi bu ünlü düşünürün soy kütüğüne, seceresine yönelttiğimizde yolumuza, karşımıza çıkan belgelere yıllarca kafa yorduk. O, İslam’ ı inceledi hayranı oldu, bizde Goethe’ yi inceleyince aynı yoldan geçerek onun hayranı olduk. Alman toplumuna ilk oryantalizm tohumlarını atan Johann Goethe’ ye Türk – alman dostluğunun ilk mimari da demek daha doğru olur iddiasındayız.
Johan Goethe’ nin dedelerinden Mehmet Sadık Selim Sultan ve oğullarının mezarı Heilbronn şehrindeki Brackenheim köyündeki Sultanlar kilisesinin bahçesinde
Weimar ve Giesen şehrindeki araştırmalarımız sonunda Heilbronn’a geldik. Buradaki belgeler Brackenheim köyündeki kilise’de. Kilise kayıtları ve mezar taşlarında Goethe – Soldan yakınlığı ve akrabalığı bütün yönleri ile göz önüne seriliyor. Goethe konusunda araştırmaları ile tanınan Prof. Sommer’de Goethe’ nin Türklere olan akrabalığı ile ilgili tezler ileri sürenler arasında. Hessen eyaletinde Sultanlar sülalesinden bir hanımla evlenen Profesör Sommer, 20. yy başlarından itibaren konu ile ilgili çalışmalara başlar. Eşinin Alman bayanlarda olmayan hasletleri karşısında hayrete düşerek araştırmaya koyulur. Ulaştığı belgeleri “ Familienforschung und Vererbungslehre “ adlı eserinde ortaya koyar. Yaşadığı çağda Müslüman olarak yaşayıp öldüğü konusunda önemli iddialar olan ünlü Alman Düşünürü Johann Goethe’ nin soyunun Türklere dayandığı konusunda açık tezler ileri sürer. Diğer kiliselerden ayrı bir yapı sitiline benzeyen Brackenheim kilisesinin bahçesindeki küçük türbenin içinde Latince olarak burada Türk Soylu Sultanların kabrinin olduğu yazmaktadır.
1291 yılındaki haçlı seferlerinden esir olarak getirilen Selçuklu subayı Baden Württemberg’ e getirildi. Cerrah, hekim, mimar, kendi lisanının yanında Latince ve Arapça’da bilen Selim kısa zamanda Baden Württemberg bölgesindeki en büyük kont tarafından albaylık rütbesi verildi. Devlet yönetiminde ciddi başarılar gösteren Selim’ e Türk kökenli olması dolayısı ile “ Selim Sultan “ diye hitap edildiğini görüyoruz. Günümüzde Prof. Sommer tarafından ortaya koyulan ve Brackenheim kilisesinde bulduğumuz iki secereden Selim Sultan’ın soyunun devlet kademesinde özellikle hukuk sahasında etkili olduğunu görüyoruz. Özellikle Sultan ailesinin kendi aralarında yaptıkları evliliğinin de çok olmasından bu ailenin izini sürmek araştırmacıların işlerini daha da kolaylaştırmıştır.
Selim Sultan sülalesi üç kola üç oğlu vasıtası ile ayrıldı. Bu kilisenin bahçesinde mezarların Selim Sultanın çocuklarına ait olduğu, çevre halkının kiliseye “ Sultanlar Kilisesi “ dediği de yöre halkından edindiğimiz bilgiler. Özellikle Selim Sultan’ ın oğullarından ve daha sonra Sultan adı ile anılacak olan Melchior kolu 19. yy’daki Lutherizm’in Baden Württemberg eyaletindeki liderlerindendir. Selim Sultan’ ın çocuklarının Frackenberg,Brackenheim ve Waldeskirchen’ e yerleştiklerini soy kütüklerinden anlıyoruz. Selim Sultan’ ın soyunun genelde adalet, din yada kuyumculuk alanında iştigal ettiğini görüyoruz . Philip sultan aynı soydan gelen tanınmış ressam ve heykeltıraşdır. Onun oğlu 1. Bickel ise Habsburg hanedanına hanedanına yakınlığı ile tanınan imparatorun baş terzilerinden biridir. Johann Goethe’ nin soyu Prof. Sommer’ in araştırmalarında Philip Sultan’ a kadar ulaşmaktadır. Sonuç şu ki, Goethe’ nin neslinin ucu Türklere dayanıyor. Şimdi daha iyi anlıyoruz ; Goethe’ nin İslam hayranlığı ve bize olan ilgisini. Doğu – Batı divanını mutlaka okuyun, özellikle bizim yazımızı okuduktan sonra Goethe’ yi iyi incelediğinizde bize de dua edeceğinizden eminiz.
http://www.gultekinparlak.co.uk/2012/03/29/dr-latif-celik-goethe-turk-muydu/
That's it! We are not living on planet Earth, but planet Tyurk. :D:D:D